29 Aralık 2012 Cumartesi

Çerkez Köyünde Bir Küçük Fındık

Babanın uzun zamandır girmek istediği bir köy burası, Ketenciler Köyü. Çerkezler kurmuş. Bugünkü sakinlerinin hepsi Çerkez olmasa da köyde bir Çerkez ruhu ve disiplini var. Yoksa hep beraber ekoköy olmak için bir birlik kuramazlardı gibi geliyor bana.

Kahvaltı çok güzeldi. Sen de çok mutlu oldun. İlk defa soba yakılışını gördün. Yeni doğmuş bir kuzu gördün. Bir kurbağayı yakından gördün. Hava güzel olsaydı biraz da ormanda dolaşırdık, ama kısmet, gelecek sefere inşallah.





Bu resmi özellikle ekliyorum, çünkü bunu görünce 'Anne beni bırakmış gitmiş' dedin, bir de dudak büktün benim tatlı balığım :)



19 Aralık 2012 Çarşamba

İlk Yılbaşı Ağacımız

Yeniyıl kutlamalarına inandığımızdan değil ama senin bir ağacı süslemeni istediğimizden alındı bu ağaç. Senin kadar özellikle baban çok mutlu oldu, çünkü onun da ilk yılbaşı ağacıymış :)  Yani 29 Aralık'ı bile bekleyemedik :)



3 Aralık 2012 Pazartesi

Memo ve Ay

Tuyap'ta Mavibulut'un standinda karsilastigimda mutlaka almaliyiz diye dusundum Memo ve Ay'i. İyi ki almisiz. 2 yasindaki bir cocuk icin bile okunabilecek bir kitap. Hele ki cocugunuz N. gibi Ay Dedeyi cok seviyorsa...
http://www.birdolapkitap.com/wp-content/uploads/2011/05/memo-ve-ay-2.jpg

21 Kasım 2012 Çarşamba

N.ce Birseyler

Bugun baban sana muz soyup verdi. Ellerin muzlaninca, "bana bir daha muz verme" dedin ciddi ciddi.

19 Ekim 2012 Cuma

Sonbahar Duyusal Havuzu

Bu ikinci duyusal havuzun. İlkini baban hazırlamıştı. Sana bir katkısı olacak şeyler yapmaya, fikirler oluşturmaya çalışıyoruz. Duyusal havuzu da bu yüzden yapmaya karar verdik. Ama iş-güç derken Ekim ayının ortasını geçtik. Bir de havalar pek sonbahar gibi gitmedi açıkçası. Sana hava soğur, yağmur yağar, yağmurluklarımızı giyeriz diyorum, ama yağmur yok. Neyse ki bu yazıyı eklediğim gün olan 23 Ekim'de hava gerçek bir sonbahar havasına döndü, ıslak, soğuk, kapalı...
Duyusal havuza olan ilgine gelince... En baştan bu kelimeleri kullanınca sen gerçekten bir havuz bekledin haklı olarak :)  Bunu dile de getirdin. Ben, 'havuzu koymadan önce beraber masayı toplayalım', deyince çok istekli olarak bana yardım ettin, o sırada 'havuz, havuz' deyince ben anlayabildim senin beklentinin çok farklı olduğunu. :)  O yüzden çok da ilgini çekmedi.

En çok hoşuma giden, 'elmalar içine girmiş', 'aaa, ceviz. İçine girmiş' lafların oldu kuzucuğum. :) Sonra Almina'dan ilham alıp eline büyüteci verdim, onunla biraz daha ilgilendin havuzdaki nesnelerle. Sonrasında da elmaları yıkayıp beraber yedik :)

18 Ekim 2012 Perşembe

Yumurta Soyarken

Aslında yumurta soydurmak gibi bir niyetim yoktu.Yani, tamam, kendi bulaşıklarını bulaşık makinesine koyabiliyorsun, sana verdiğim çöpleri çöp torbasına atabiliyorsun, çamaşır makinesinden yıkanmış çamaşırları bana verebiliyorsun, toz bezi verdiğimde ayakkabılığının ve salondaki zigonun tozunu alabiliyorsun. Ama yumurta soymak isteyeceğini ve bunun seni çok eğlendireceğini hiç düşünmemiştim fındığım :)


16 Ekim 2012 Salı

Parmak Boyası Tutkusu

Iraz'ın oyun grubunda başladı ilk parmak boyası çalışmaları. Çok seviyor.

Ama bir süre sonra naylonu değil masayı, sandalyeyi ve beni boyamaya başladı. :)

Aslında bundan bir önceki seferde resim çekemedim, ama büyük cam bir borcama parmak boyası yapmayı naylona yapmaktan daha çok sevdi.

Sulu Bir Aktivite

Bunun benzerini galiba Barış'ın annesinin blogunda gördüm ve çok beğendim. 
İlk başta çok ilgili gözükse de...

Sonra 'içindekileri çıkaralım' demeye başladı.


Sonra ben kendi kendine eğlensin diye bıraktım, içeri gittim. Bir baktım, 'elim ıslandı' diyor. Meğer torbayı açmış, içindeki çıkartmaları çıkarmaya çalışıyor. Çıkardı da :)

15 Ekim 2012 Pazartesi

N. Ütü Yapıyor

Yav nasıl da anneannesine çekmiş? Ben ev işlerini pek sevmem, zaten bu konuda pek de becerikli olduğumu söyleyemeyeceğim :P
N. ev işlerini oyun olarak gördüğü bir yaşta. Ütü de en sevdiklerinden biri. Ütü masasını İkea'dan aldık. Ütüyü ise yıllaaaar önce babam bir Almanya seyahatinden getirmişti, evin bir köşesinde duruyordu. Montessori sınıflarında çocuklara ütü yaptırıldığını öğrenince A. durmadı, hemen harekete geçmek istedi :)  Herşey tam olsun istiyor.
Ama bir hata var. :) N. çamaşır yerine kedisini ütülemeyi tercih etti.


10 Ekim 2012 Çarşamba

En Sevdiklerimiz

Bu benim değil D.'nin bulduğu bir başlık. Benim de görüşlerimi yansıtıyor, ne diyeyim? Bu resimdekiler 1 numara :)
E. ablasından korkmuş gibi bakmış. Yavru kuş. Özledim seni :)

D. benden daha becerikli, herkesi gülerken yakalayabilmiş :)

7 Ekim 2012 Pazar

N. Trende

Burası Outlet Center'ın bahçesi. N. uykulu uykulu en sevdiği şeylerden birini yapıyor, trene biniyor. Resimde pek şaşkın gözüküyor, meğer kuzumun ateşi çıkıyormuş :(  Hava serindi. Bir de İzmit'te çok sık olan ulaşım sorunlarından biriyle karşılaştık, fındığım ateşli ateşli neredeyse yarım saat taksi bekledik. :(
Allah'tan ateşi 1 gün sürdü, hamdolsun...

4 Ekim 2012 Perşembe

N.'nin Kitaplığı

N'nin bir kitapsever olmasını çok istiyoruz. İlk bebekliğinden beri ona kitaplar alıyoruz. Yaklaşık 2 aydır her akşam kitap okuma saatlerimiz var. Yani biz yatmadan önceki kitap okuma saatlerine çok erken başlayamadık. Ama Allah'tan N. kitapları seviyor. İlk kelimelerinden biri de 'oku' olmuştu. Meraklı Minik sayesinde uzun zamandır 'dergi' diyebiliyordu, geçen hafta da 'kipat' demeye başladı :)


Bebeğimin Dünyası'nı N. 15 aylıkken almıştık. İlginç ama halen daha en favori kitabı. 9 ay-2 yaş civarı bebeği olan herkese tavsiye ederim.
Neşeli Saklambaç'ın sadece araçlı olanını aldık, bana diğerlerine gerek yok gibi gelmişti, çünkü hayvanlar o sırada ilgisini çekmiyordu. Ama bu kitap N.'nin trenler ve itfaiye arabalarını öğrenme aracı oldu. Bir de bebekler 'ceee' oyununa bayıldıkları için bu kitap çok teşvik edici.

N. ve E. Anneannenin Kucağında

N. E'yi çok seviyor. 2 lafından biri E. Geçen gün kapı çalıdığında 'E. geldi' diye kapıya bir fırlaması var... Bir de kapıda D'yi ve E.'yi beklerken 'İyi ki doğğğduuun Eeee...' diye son günlerdeki favori şarkısını söylüyordu.





N.'nin 2 Yaş Halleri

Kuzum artık söylediğimiz neredeyse herşeyi anlayabiliyorsun.
İlk başta anlamadıklarını defalarca tekrar edip öğrenmeye çalışıyorsun.
Çok yüksek seslerden korkup kaynağını araştırmaya başlıyorsun ve korktuğunu da söylüyorsun.
Yemekler konusunda uzun zamandır oluşmuş bir zevkin var. Mesela yoğurdu çok seviyorsun ve pilavdan çok makarnayla beraber yemeyi tercih ediyorsun.
Meyvenin neredeyse her halini seviyorsun. Karpuz, kavun, şeftalinin mevsimi geçtiği için üzülüyorum. Ama elma geçen yıl favori meyven olduğunu kanıtladı, her gün yiyebilirsin :)
İlk kelimen 8 aylık civarında söylemiş olduğun 'atta'ydı ve gezmeye halen daha 'atta' diyorsun. Ama ardından nereye gidildiği geliyor: park, teyze, annane, dede.
Aslında buraya söylediğin kelimeleri yazmak isterdim, ama artık 3-4 kelimeli cümleler kurduğun için geç kalmış olduğumu görüyorum :(
Sendeki gelişmeler beni ve babanı büyülüyor. Oyuncak bebeklerini yastığa koyup onları sallıyorsun, üzerlerini örtüyorsun, ninni söylüyorsun, emziriyorsun. E.'yi kucağına alıp onu sevmek istiyorsun.
Çöp kamyonlarına son 4-5 aydır bayılıyorsun. Onların senin kakalı bezlerini aldıklarını biliyorsun ve kamyonların arkasından bezini gösterip 'N. kaka' diyorsun, sonra da el sallıyorsun.
Tuvalet eğitimi konusunda daha bir gelişme olamadı. Bu aslında daha çok benden kaynaklanıyor gibi. Ama önümüzdeki günlerde olacak inşallah.
Yemeğini küçük parçalar halinde önüne koyduğumuzda kendin rahatlıkla yiyebiliyorsun. Yoğurdunu veya çorbanı da küçük kaşıkla ağzına götürebiliyorsun. Ama bu bir süre sonra oyuna dönüşüyor ve kaseden tabağa, tabaktan bardağa yemek aktarma halini alıyor.
Eline bir ıslak bez verince toz alabiliyorsun. Hatta 3 ay önce kendi ayakkabılığının tozunu tamamen alabildin. Sehpaları da silebiliyorsun. Ayrıntıları hiç kaçırmıyorsun.
Belediye otobüslerinin yanından geçerken, 'Aaa, otobüş. N.?' diyorsun. Ben de 'N. de otobüse binecek mi?' diye soruyorum. Sen de 'tamam' diyorsun. Tamamı aslında evet yerine kullanıyorsun. Evde evet-hayır çok az kullanıldığı için sen de 'tamam' veya 'yok' diyorsun.
Bakıyorum da bu listeyi daha sık güncellemem gerekiyor. Bundan sonra inşallah daha sık olacak :)



27 Eylül 2012 Perşembe

Ayaküstü Aktarma

Annem kemoterapiye başladı. Bu ilk seansı. Annem, babam, N., teyzem ve ben, hep beraber gittik. N.'yi de hastanenin yanındaki parka götürdük. Sırayla hepimiz bir annemin bir N.'nin yanına indik-çıktık. Burada park dönüşü, anneannesinin dönüşünü bekliyor. O sırada da su pınarından biri yarıya kadar dolu 2 bardakla oyalanıyor. Oyalanıyor dediğime bakmayın, hayatından son derece memnun, çünkü su oyunları en sevdiği şey :)

26 Eylül 2012 Çarşamba

Ponpon Yerleştirme

2 resim 2 ayrı gün çekilmiş. Ama birbirlerini tamamladıkları için bu şekilde yayınlıyorum.
N. maşayla transfer çalışmalarını çok sevdi.



22 Eylül 2012 Cumartesi

N. Değirmendere'de

Aslında daha fazla gezeriz diye umuyordum. Ama Değirmendere o kadar rüzgarlıydı ki, sadece pazarını gezdiğimizle kaldık, ki o sırada N. pusetinde uyuyordu. Bir dondurma bile yiyemeden motora bindik. Motorda da haklı olarak çoook sıkıldı, çünkü yol tam bir buçuk saat sürdü! Oturmaktan uyuştuk yani :)


21 Eylül 2012 Cuma

N. Çorba Yaparken


Yemek yaparken beni biraz rahat bırakması için N.'yi de işin içine katmaya karar verdim. :)  Burada kendisine pişirilecek olan sütlü tarhana çorbasını karıştırıyor. Zannettiğimden çok daha düzenli yaptı bu işi.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Küçük Fındığım 2 Yaşında


Benim Küçük Fındığım 2 yaşına basmış, artık bebeklikten çıkmış. Ne mutlu bana ki onun hayatının en önemli anlarında hep yanında oldum ve bu anlarına tanıklık ettim. Ona bakınca, bana 'anneee' diye seslenince şu anki durumuma, bu küçük mucizenin annesi olduğuma inanamıyorum.
Bir tanem, benim tatlı kelebeğim... Sana her bakışımda içimde, kalbimde bir şeyler titriyor. Allahıma şükrediyorum, bu sevgiyi bana tattırdığı için, sağlıklı bir evladımız olduğu için... En güzel, sağlıklı günler seninle olsun benim minik çiçeğim...

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Temiz Temizlik

Buğday Derneği, kül suyundan temizleyici yapmanın rehberini yayınlamış. Daha önce Bitki Cadısı'nda gördüğüm ev yapımı bulaşık makinesi temizleyicisini hazırlamış ve kullanmıştım. Ama bir süre sonra hazırladığım karışım kaskatı kesilmişti maalesef. Bu yeni fikri daha önce de bir yerlerde okumuştum. Buğday Derneği'ninki pratik de geldi:


Temizlik yaparken çamaşırlarımızı, bulaşıklarımızı veya barındığımız mekânı temizlediğimizi düşünürüz çoğu kez. Oysa kullandığımız temizlik malzemeleri o an görmediğimiz bir yerde, suyu, toprağı kirletmekte ve dolaylı olarak sağlığımızı, biricik yuvamız olan doğayı ve gezegeni kirletmekte. Küçük bir çaba ile bu gidişatı tersine çevirmek mümkün.
Doğanın Mucizesi Kül!Odunun yanması ile oluşan kül, ciddi bir temizlik malzemesidir. Geleneksel olarak eskiden köylüler sabunlarını yağ ile küllü suyun belirli bir ısıda karıştırılması ile elde ederlerdi. Küllü su yüzyıllarca temel temizlik malzemesi olarak kullanıldı. Halen de kullanılıyor.
Kül doğrudan kuru olarak ovma yolu ile temizliğe yardımcı olduğu gibi, su ile birlikte küllü su olarak da etkin biçimde temizlikte kullanılabilir.
Kül Suyu Nasıl Hazırlanır?Öncelikle meşe ve zeytin olmak üzere her odunun külünden küllü su elde edilebilir. Bunun için ihtiyacımız olan malzemeler şunlardır:
· Kül
· Elek veya tel süzgeç
· Bakır kazan, büyük bir cam kavanoz veya toprak küp (alüminyum kül suyu ile etkileşime girdiği için alüminyum kap kullanmayınız)

Bu araç setini çamaşır makinenizin yanına kurabilir ve sürekli olarak kullanabilirsiniz. Herhangi bir kaynaktan aldığınız külü elek ile bir kazana eledikten sonra üzerine soğuk su ilave edin. Külün miktarının su miktarına oranı 1 / 4 olmalı. Yani, kül suyu yapacağımız kazanın 5’te biri kül, 4/5’ini de suyla doldurmalısınız. Köyde küllü su yapmak için küllü su kazanı odun ateşinde kaynatılır, ancak normal şartlar altında şehirde sürekli yanan bir ateş olmadığından soğuk su da kullanabilirsiniz. Isının kullanılmaması küllü suyun olgunlaşmasındaki süreyi uzatacaktır, o kadar.
NOT: Kullandığınız külün kimyasal madde ya da mazota batırılmış ağaç ya da sunta, formika vs külü olmamasına dikkat edin...
Kül Suyunun OlgunlaşmasıElediğiniz külün üzerini su ile örttükten sonra bu karışımı dinlenmeye bırakın. Belli bir süre içinde (soğuk su ile yaklaşık 15 gün içinde) kül partikülleri dibe çökerken içerdikleri bazik yapıda bileşikleri su içinde bırakırlar ve üst kısımda sarımsı berrak bir su kütlesi kalır. Bu suyu elinizle kontrol ettiğinizde tıpkı deterjanlı su gibi kayganlaşmışsa küllü suyunuz olgunlaşmış demektir. Olgunlaşan küllü suyu dibini kaldırmadan (bulanıklaştırmadan) dikkatlice bir maşrapa ile yüzeyinden toplayarak başka bir kaba aktarın.
Kül Suyu ÇevrimiOlgunlaşan kül suyu ayırıp başka bir kaba aktardıktan sonra kül balçığının üzerine (kül balçığı tamamen başka bir kaba da alınabilir) yeni kül elemeniz ve yeniden soğuk su eklemeniz gerekir. Böylece sürekli olarak kül ile su ekleyerek ve olgulaşan külsuyu başka bir kaba aktararak çok miktarda külsuyu üretebilirsiniz. Göreceksiniz, sizin kullanım miktarınızdan çok daha fazla kül suyu üretebileceksiniz. Fazla külsuyunuzu arkadaşlarınıza hediye ederek onların da külsuyu kullanıcıları arasına katılmalarını sağlayın.
Kül Suyunun Kullanım AlanlarıAktardığımız kül suyunu çamaşır ve bulaşık makinelerinde ve diğer temizlik işlerimizde güvenle kullanabilirsiniz.
· Çamaşır makinesindeki kullanımı: Kül suyundan bir çay bardağı alarak çamaşır makinenizin deterjan bölümüne dökün. Dilerseniz bir kavanoz içinde içine zeytinyağlı sabunu rendeleyerek veya Arap sabunu ile karıştırarak da kullanmanız mümkün.
Bu durumda sabunun kül suyu içinde tamamen eridiğinden emin olun. Bunun için kapaklı bir kavanozda çalkalamak ve sabunu kül suyunda eritmek yeterlidir.
· Bulaşık makinesinde kullanımı: Bulaşık makinesinin deterjan bölümünü dolduracak miktarda kül suyunu ekleyerek bulaşık makinesini çalıştırabilirsiniz.
· Üzüm sirkesi, hem çamaşırlarınızın yumuşaması, hem de bulaşıklarınızın parlaması için kullanabileceğiniz güvenli bir temizlik malzemesidir.
· Çamaşırlarınız kokulandırmak için çamaşır makinenizin durulama suyuna gül suyu veya birkaç damla esansiyel yağ da katabilirsiniz.
·  Kül suyu kazanının dibinde kalan kül balçığı da fayans ve seramik yüzeylerin ovulması için çok elverişli bir temizlik malzemesidir.
·         Kül suyu yüksek PH derecesi nedeniyle elde yıkamalarda cildi tahriş edebilir. Elde yıkamada eldiven kullanılması önerilir.

Buğday Derneği’nin Kül Suyu ProjesiŞehirlerimizde çok sayıda pide ve ekmek fırını bulunuyor. Bu fırınlar genellikle meşe odunu yakıyor ve buradan çıkan külü de çöpe atıyorlar. Kendi mahallenizdeki pide fırınından küllerini biriktirmelerini isteyin. Bu külleri evinizde kuracağınız basit küllü su sistemiyle zahmetsizce küllü suya dönüştürerek hem çevrenin kirlenmesine engel olursunuz, hem pide fırınlarının çöpe kül eklemelerini engellersiniz, hem de temizlik maddelerine ayırdığınız bütçenizde ciddi bir tasarruf sağlarsınız.
Kül temini ile uğraşacak vaktiniz veya isteğiniz yok ise Buğday Derneği’nin her cumartesi Şişli Feriköy’de kurduğu Şişli %100 Ekolojik Pazar’daki Buğday standından da edinmeniz mümkün. Küllü su kullanıcılarının Buğday Derneği’ne bu amaçla yapacağı bağışlar meşe ormanlarının çoğaltılması için kullanılacaktır.
Buğday Derneği, Datlımaya Restoran’ın pide fırınından çıkan külleri kullanmaktadır.
Temiz insan, temiz dünya dileklerimizle.
Küllü su kullanımına dair sorularınızı ve kolojik temizlik ile ilgili deneyimlerinizi paylaşmak içinyasasintemizlik@bugday.org adresine e-mail yollayabilirsiniz.
©Buğday Derneği’nin yürütmekte olduğu “Kül Suyu Projesi” Victor Ananias tasarından tasarlanmıştır.

16 Nisan 2012 Pazartesi

N. Cadde'de...

Bugün kuzenime gittik. Dönüşte N. Hanım kaldırımda kendisi yürümek istedi. Buna itirazım kesinlikle yok da, sokaklardan karşıdan karşıya geçerken N.'yi zaptetmekte zorlanıyorum. Ne elimi tutmak istiyor ne de kucağa gelmek...
Ama yine de çok eğlenceliydi. Kendisi istediği garaj girişine doğru tırmandı, merdivenlerde oturdu, istediği zaman dinlendi, istediği zaman yürüdü, kedilere selam verdi, köpeklere atladı, kargalara hayranlıkla baktı...


Baby Shower

Merhabalar,
Bu, blogumdaki ilk yazım. Blogumu umarım devam ettiririm :) 
İlk yazıma minik kardeşimin baby shower'ından görüntülerle başlamak istedim, çünkü çooook taze, daha dün düzenledik. Emeği geçenlere, Sühan (baş düzenleyicimiz), Reyhan, Nazlı, annem, teyzem, G. abla ve küçük kardeşim E'ye Minik adına ve kendi adıma teşekkür etmek isterim. Umarım bebeğimiz A.E. sağlıkla, mutlulukla ve huzurla dünyaya merhaba der, kendisini bekleyen bunca insanı meraktan kurtarır ve bizi mutluluklara boğar.
Çok heyecanlıyım, ilk kez teyze olacağım, kolay mı?

Bu resimler benim için çok anlamlı. :) 
Bir anneler ve kızları resmi. Canım annem, kardeşlerim, kızım, anneannem, teyzem, yengem, kuzenlerim... Her günümüz böyle geçsin inşallah...
Canım kardeşlerim...

Şimdi sırada, bana göre, günün yıldızları... Kimse alınmasın...










14 Şubat 2012 Salı

Yapıştırma Faaliyeti

Bu faaliyette hayvan modellerini mukavva gibi bir kağıda çizdik, kestik. Böylece modellerimiz oldu. Sonra bunları aynı cinsten bir başka kağıda çizdik. Bir de renkli elişi kağıtlara da aynılarından çizdik, onları da kestik. Sonra elişi modelleri, kağıttaki izlerinin üzerine yapıştırdı Küçük Fındık. Yapıştırırken su bazlı bir yapıştırıcı kullandık. Aslında yapıştırmadan çok küçük çay tabağına dökülen yapıştırıcıyı karıştırmayı seviyor.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Kitap Okumak


Çocukken kitap okumaya bayılırdım. Her gece yatmadan önce, yolda, tatilde, her yerde kitap okurdum. N.'nin de bir kitapsever olmasını çok isterim doğrusu. Şimdilik kitapları seviyor. İnşallah böyle de devam eder. Bu resimdeki kitap aslında onun kitabı değil, ki onun kitaplarının listesini de bir ara vermek istiyorum. Bu babannesinde kaldığımızda dedesinin verdiği Ayşegül kitaplarından biri.

30 Ocak 2012 Pazartesi

N. ve Karlar

2 resim, 2 farklı mekan...
Bu günlerden sonra sürekli 'karlar' deyip duruyor. Yağmur yağarken de aynısını söylüyor.

16.01.2012 

                                                                      30.01.2012

17 Ocak 2012 Salı

Montessori Odası

Montessori'yi grubumuzdan, Montessori blogundan ve yerli-yabancı annelerin bloglarından öğrenmeye çalışıyorum. Tim Seldin'in kitabını da okudum. Yöntem çok hoşuma gitti. Zaman zaman hoşuma giden yönlerini ve bu yönlerini neden beğendiğimi anlatmak istiyorum.
N.'nin odasının tam olarak Montessori'ye uygun olduğunu söyleyebilir miyiz, bilemiyorum. Mesela, oda fındığımın doğumundan önce ve fındığım hesaba katılmadan planlanmış olduğu için N.'nin bir elbise dolabı yok. Ve yine o karnımdayken Montessori'den bihaber olduğum için bir şifonyeri var. Bu yaz temizliğinde bir ara N.'nin günlük giysilerini onun da yetişebileceği çekmeceye aktarmak istiyorum.

İşte bizim denemelerimiz (her türlü yoruma açığız):