19 Ekim 2012 Cuma

Sonbahar Duyusal Havuzu

Bu ikinci duyusal havuzun. İlkini baban hazırlamıştı. Sana bir katkısı olacak şeyler yapmaya, fikirler oluşturmaya çalışıyoruz. Duyusal havuzu da bu yüzden yapmaya karar verdik. Ama iş-güç derken Ekim ayının ortasını geçtik. Bir de havalar pek sonbahar gibi gitmedi açıkçası. Sana hava soğur, yağmur yağar, yağmurluklarımızı giyeriz diyorum, ama yağmur yok. Neyse ki bu yazıyı eklediğim gün olan 23 Ekim'de hava gerçek bir sonbahar havasına döndü, ıslak, soğuk, kapalı...
Duyusal havuza olan ilgine gelince... En baştan bu kelimeleri kullanınca sen gerçekten bir havuz bekledin haklı olarak :)  Bunu dile de getirdin. Ben, 'havuzu koymadan önce beraber masayı toplayalım', deyince çok istekli olarak bana yardım ettin, o sırada 'havuz, havuz' deyince ben anlayabildim senin beklentinin çok farklı olduğunu. :)  O yüzden çok da ilgini çekmedi.

En çok hoşuma giden, 'elmalar içine girmiş', 'aaa, ceviz. İçine girmiş' lafların oldu kuzucuğum. :) Sonra Almina'dan ilham alıp eline büyüteci verdim, onunla biraz daha ilgilendin havuzdaki nesnelerle. Sonrasında da elmaları yıkayıp beraber yedik :)

18 Ekim 2012 Perşembe

Yumurta Soyarken

Aslında yumurta soydurmak gibi bir niyetim yoktu.Yani, tamam, kendi bulaşıklarını bulaşık makinesine koyabiliyorsun, sana verdiğim çöpleri çöp torbasına atabiliyorsun, çamaşır makinesinden yıkanmış çamaşırları bana verebiliyorsun, toz bezi verdiğimde ayakkabılığının ve salondaki zigonun tozunu alabiliyorsun. Ama yumurta soymak isteyeceğini ve bunun seni çok eğlendireceğini hiç düşünmemiştim fındığım :)


16 Ekim 2012 Salı

Parmak Boyası Tutkusu

Iraz'ın oyun grubunda başladı ilk parmak boyası çalışmaları. Çok seviyor.

Ama bir süre sonra naylonu değil masayı, sandalyeyi ve beni boyamaya başladı. :)

Aslında bundan bir önceki seferde resim çekemedim, ama büyük cam bir borcama parmak boyası yapmayı naylona yapmaktan daha çok sevdi.

Sulu Bir Aktivite

Bunun benzerini galiba Barış'ın annesinin blogunda gördüm ve çok beğendim. 
İlk başta çok ilgili gözükse de...

Sonra 'içindekileri çıkaralım' demeye başladı.


Sonra ben kendi kendine eğlensin diye bıraktım, içeri gittim. Bir baktım, 'elim ıslandı' diyor. Meğer torbayı açmış, içindeki çıkartmaları çıkarmaya çalışıyor. Çıkardı da :)

15 Ekim 2012 Pazartesi

N. Ütü Yapıyor

Yav nasıl da anneannesine çekmiş? Ben ev işlerini pek sevmem, zaten bu konuda pek de becerikli olduğumu söyleyemeyeceğim :P
N. ev işlerini oyun olarak gördüğü bir yaşta. Ütü de en sevdiklerinden biri. Ütü masasını İkea'dan aldık. Ütüyü ise yıllaaaar önce babam bir Almanya seyahatinden getirmişti, evin bir köşesinde duruyordu. Montessori sınıflarında çocuklara ütü yaptırıldığını öğrenince A. durmadı, hemen harekete geçmek istedi :)  Herşey tam olsun istiyor.
Ama bir hata var. :) N. çamaşır yerine kedisini ütülemeyi tercih etti.


10 Ekim 2012 Çarşamba

En Sevdiklerimiz

Bu benim değil D.'nin bulduğu bir başlık. Benim de görüşlerimi yansıtıyor, ne diyeyim? Bu resimdekiler 1 numara :)
E. ablasından korkmuş gibi bakmış. Yavru kuş. Özledim seni :)

D. benden daha becerikli, herkesi gülerken yakalayabilmiş :)

7 Ekim 2012 Pazar

N. Trende

Burası Outlet Center'ın bahçesi. N. uykulu uykulu en sevdiği şeylerden birini yapıyor, trene biniyor. Resimde pek şaşkın gözüküyor, meğer kuzumun ateşi çıkıyormuş :(  Hava serindi. Bir de İzmit'te çok sık olan ulaşım sorunlarından biriyle karşılaştık, fındığım ateşli ateşli neredeyse yarım saat taksi bekledik. :(
Allah'tan ateşi 1 gün sürdü, hamdolsun...

4 Ekim 2012 Perşembe

N.'nin Kitaplığı

N'nin bir kitapsever olmasını çok istiyoruz. İlk bebekliğinden beri ona kitaplar alıyoruz. Yaklaşık 2 aydır her akşam kitap okuma saatlerimiz var. Yani biz yatmadan önceki kitap okuma saatlerine çok erken başlayamadık. Ama Allah'tan N. kitapları seviyor. İlk kelimelerinden biri de 'oku' olmuştu. Meraklı Minik sayesinde uzun zamandır 'dergi' diyebiliyordu, geçen hafta da 'kipat' demeye başladı :)


Bebeğimin Dünyası'nı N. 15 aylıkken almıştık. İlginç ama halen daha en favori kitabı. 9 ay-2 yaş civarı bebeği olan herkese tavsiye ederim.
Neşeli Saklambaç'ın sadece araçlı olanını aldık, bana diğerlerine gerek yok gibi gelmişti, çünkü hayvanlar o sırada ilgisini çekmiyordu. Ama bu kitap N.'nin trenler ve itfaiye arabalarını öğrenme aracı oldu. Bir de bebekler 'ceee' oyununa bayıldıkları için bu kitap çok teşvik edici.

N. ve E. Anneannenin Kucağında

N. E'yi çok seviyor. 2 lafından biri E. Geçen gün kapı çalıdığında 'E. geldi' diye kapıya bir fırlaması var... Bir de kapıda D'yi ve E.'yi beklerken 'İyi ki doğğğduuun Eeee...' diye son günlerdeki favori şarkısını söylüyordu.





N.'nin 2 Yaş Halleri

Kuzum artık söylediğimiz neredeyse herşeyi anlayabiliyorsun.
İlk başta anlamadıklarını defalarca tekrar edip öğrenmeye çalışıyorsun.
Çok yüksek seslerden korkup kaynağını araştırmaya başlıyorsun ve korktuğunu da söylüyorsun.
Yemekler konusunda uzun zamandır oluşmuş bir zevkin var. Mesela yoğurdu çok seviyorsun ve pilavdan çok makarnayla beraber yemeyi tercih ediyorsun.
Meyvenin neredeyse her halini seviyorsun. Karpuz, kavun, şeftalinin mevsimi geçtiği için üzülüyorum. Ama elma geçen yıl favori meyven olduğunu kanıtladı, her gün yiyebilirsin :)
İlk kelimen 8 aylık civarında söylemiş olduğun 'atta'ydı ve gezmeye halen daha 'atta' diyorsun. Ama ardından nereye gidildiği geliyor: park, teyze, annane, dede.
Aslında buraya söylediğin kelimeleri yazmak isterdim, ama artık 3-4 kelimeli cümleler kurduğun için geç kalmış olduğumu görüyorum :(
Sendeki gelişmeler beni ve babanı büyülüyor. Oyuncak bebeklerini yastığa koyup onları sallıyorsun, üzerlerini örtüyorsun, ninni söylüyorsun, emziriyorsun. E.'yi kucağına alıp onu sevmek istiyorsun.
Çöp kamyonlarına son 4-5 aydır bayılıyorsun. Onların senin kakalı bezlerini aldıklarını biliyorsun ve kamyonların arkasından bezini gösterip 'N. kaka' diyorsun, sonra da el sallıyorsun.
Tuvalet eğitimi konusunda daha bir gelişme olamadı. Bu aslında daha çok benden kaynaklanıyor gibi. Ama önümüzdeki günlerde olacak inşallah.
Yemeğini küçük parçalar halinde önüne koyduğumuzda kendin rahatlıkla yiyebiliyorsun. Yoğurdunu veya çorbanı da küçük kaşıkla ağzına götürebiliyorsun. Ama bu bir süre sonra oyuna dönüşüyor ve kaseden tabağa, tabaktan bardağa yemek aktarma halini alıyor.
Eline bir ıslak bez verince toz alabiliyorsun. Hatta 3 ay önce kendi ayakkabılığının tozunu tamamen alabildin. Sehpaları da silebiliyorsun. Ayrıntıları hiç kaçırmıyorsun.
Belediye otobüslerinin yanından geçerken, 'Aaa, otobüş. N.?' diyorsun. Ben de 'N. de otobüse binecek mi?' diye soruyorum. Sen de 'tamam' diyorsun. Tamamı aslında evet yerine kullanıyorsun. Evde evet-hayır çok az kullanıldığı için sen de 'tamam' veya 'yok' diyorsun.
Bakıyorum da bu listeyi daha sık güncellemem gerekiyor. Bundan sonra inşallah daha sık olacak :)